25.1 C
İstanbul
3 Temmuz 2025, Perşembe
spot_img

SEVGİNİN GÜCÜ; BAJRANGİ BHAİJAAN

Yönetmenliğini; Kabir Khan’in yaptığı. Harshaali Malhotra, Kareena Kapoor, Nawazuddin Siddiqui, Salman Khan’in oynadığı güçlü bir yapım…

Film hamile kadının maç izlerken, oğlan olursa adını; “Şahid koyacağım.” demesiyle başlıyor. Bebek kız doğunca adını; Shahida koyuyor…

Shahida (Harshaali Malhotra) doğuştan konuşması olmayan bir çocuktur ve annesi tedavi için Hindistan’a götürmeye karar verir…

Pakistan’da başlayan yolculuğu Hindistan’da bir eğlencede buluştuğu, Pavan (Salman Khan) le devam eder. Onun ailesine konuk olması, isminin değişmesi, Munni olarak tanınması. Sonra yaşadığı Sultanpur Köyü’ne geri dönmesi…

Bu süreçte başına gelmeyen kalmaz kahramanımızın…

Shahida’yı bulan Pavan, onu karakola götürür, ailesine ulaştırmaya çalışır ama sonuç alamaz. En sonunda kendisi götürmeye karar verir ve dikenli tellerden geçerek ve ailesini bulmaya çalışır. Bu süreçte çocuğun konuşamaması durumu iyice zorlaştırır…

Burada farklı iki din karşılaştırılırken, adalet kavramı da sorgulanıyordu. Basının ne kadar önemli olduğu, gazeteciliğin, medyanın önemi anlatıldığı kadar saptırılan haberlerden de bahsediliyordu. Ve bürokrasinin bazen ne kadar zorlayıcı olduğu da ortaya çıkıyordu. Küçük bir çocuk için bile engeller ortadan kaldırılmıyordu. Adaletin sapması sonucu haksız yere insanlar acı çekiyordu. Bir çocuk uzun süre ailesinden uzak kalıyor ve ailesi onu bulamıyordu. Shahida’nın şansıysa o iyi yürekli adamla karşılaşmaktı.

Filmde bir kişinin, ülkenin itibarını nasıl yok ettiği görülüyordu. Bunda halkın baskısı da çok önemliydi. Bunu iyi yürekli bir gazeteci yapıyordu. Yaptığı yayınla, halkı aydınlatıyor ve Pavan’ın ajan olmadığını gösteriyordu. Bu iyi yürekli iki insan, kızı annesine kavuşturuyordu. Film maceracı olduğu kadar duygusal, sorgulayıcı, aydınlatıcı bir o kadar da acıklıydı.

İki ülke arasındaki sorunlar, din farklı, insanları birbirinden koparmaya çalışsa da aslında önemli olan insan olmaktı ve insan sevgisiydi. Filmin temelinde yatan buydu. Yardımlaşma, dostluk ve aile kavramı.

Bunda Salman Khan’ın Müslüman bir baba ile Hinduizm’e inanan bir annenin çocuğu olmasının etkisi de büyüktü. İki din arasında büyüdüğü için iki kültürle de beslenmişti.

Filmde iki din arasında sıkışmış, arayışlar içinde olan birisi vardı.

O iki dini de kötülemeden arasını bulmaya çalışmış ve hümanistlik çatısı altında toplamıştı.  Açıklamalarından birinde;

“Ben bir insanım. Ben bir Hintliyim. Ben bir Müslümanım. Ben bir Hindu’yum.” Diyerek de bu savını doğrulamıştı.

İnsan olmanın, dostluğun, her şeyden önemli olduğunu anlattığı kadar, medyanın toplum üstündeki baskısını ya da etkisini de gösteriliyordu. Kötü gibi gözüken insan, bir yayınla aydınlanıyor insanlar gerçeklerle doğruyu buluyordu. Şiddetin, ülkeler arasındaki sorunların, arka planda kalması gerektiğini anlatan film, sevgi doluydu.

En sonunda Shahida’nın konuşması, dileklerin gerçekleştiğini gösteriyordu. İnsanın istediği şeyler bir gün muhakkak gerçekleşiyordu. Dilemek ve sabırlı olmak önemliydi.

En sonunda Shahida’nın amca diye Pavan’a koşması, sınırlar arasındaki tellerin, nehirlerin hiç de önemli olmadığını anlatıyordu.

Film bu anlamda umudu, hayalleri ve imkânsızlığı anlattığı kadar, sabretmenin erdemini de anlatıyordu.

Macerayla dolu film, neşeliyken bir anda umutsuzla doluyor, sonra gelen bir müzikle hayat birden renkleniyordu. Her şeyin ters gideceğini düşündüğünüz anda, mutlu sonla bitiyordu.

Dinleri, dilleri, kültürleri, ülkeleri anlattığı kadar, temelinde insan vardı, sevgi vardı filmin.

Kısacası dünyada iyiliğin önemini ve sevginin gücünü anlatıyordu; Bajrangi Bhaijaan.

Neslihan Minel

Facebook Yorumları

Diğer Yazıları

Bizi Takip Edin

232BeğenenlerBeğen
114TakipçilerTakip Et
349TakipçilerTakip Et
2,390AboneAbone Ol
- Reklam -

En Son Eklenenler