10.2 C
İstanbul
19 Mart 2024, Salı
spot_img

Hava değişiverir aniden

Hava değişiverir aniden. Gün ortasında. Acayip bir lodos, ağır bir baş ağrısı… Şairin dediği gibi. Her şey birdenbire oluverir işte. Oysa bir kaç saat önce, yani sabah serindi. Paltomu sırtıma almıştım. Güneş kayboldu ama hava sımsıcak. Gömleğimin yakaları terliyor, bir de kollarımın altı. Hissediyorum. İnsan kendine kokmuyor ki, anlayasın. Karşıyaka sahilinin beton duvarlarına tırmanmış dalgalar. Deniz yolları basmış. Televizyonlar söylüyor.

Her şey birdenbire oluyor bazen. Canın yazmak istemiyor. Okuduklarından o bildik tadı alamıyorsun. Lodos sidiklidir derler. Yağacak gibi kararıyor ama yağamıyor. Bulutlar deli divane, ordan oraya, soluk soluğa. Şimdi yamanlar üzerinde alçalan uçakta olmayı hiç istemezdim diye düşünüyorum. Kanatlar bir şeye çarpmış gibi sallanıp durur. Yolcuların korkması normaldir ya, pilotların çaktırmaması lazım. Kabin görevlileri yüzlerine yapıştırılmış bir gülümsemeyle sürekli dolaşıp durur. Lütfen kemerlerinizi uçak yere inmeden çözmeyin…

Her şey birdenbire oluverir. Anlamaya, görmeye fırsatın bile olmaz. Bir kedi gizlendiği otomobilin altından fırlar. Parkta yemlenen güvercini yakalayıverir. Yem satan adam bana bakar. Bunların huyu böyle. İlla ki avlanır. Yiyeceğinden falan değil. Haklısın der gibi başımı sallayıp yoluma devam ederim. O eski tadı yok son günlerde bir şeyler yazmanın. Şimdi bazıları çıkıp “Yazarlar bazen tıkanırmış böyle,” diyecekler. Benimle hiç bir ilgisi yok. Ben yazar değilim ki.

Her şey birdenbire oluverir bazen. Aparmanın taraçasına uzanan asmanın dalında bir salkım üzüm kalmış. Tam iki katın arasında. Koparamamışlar sanki. Kuşlar da yememiş. Tanelerinin ucu kiremit kırmızısı, yukarıları sarı. Kara kılçık, ata buğdayı, has ekmeğe zam gelmiş. Yarım ekmek kestirdim kendime.. Dükkandan çıkınca naylon torbaya elimi sokup kabuğunu kopardım. Yiye yiye eve doğru yollandım. bir keresinde yine böyle yapmıştım. Dalmışım. Eve vardım. Anahtarı çevirip kapıyı açtım. Torbada ekmek yok. Haydi gerisin geriye fırına.

Her şey birdenbire oluverir bazen. Yazmak için, yemek için, uyumak için, konuşmak için küçücük bir isteğin kırıntılarını ararsın. Ama bulamazsın. Bir arkadaşımla buluşurduk eskiden. Haftada değilse bile ayda bir iki… Aradan bir kaç yıl geçince farkına vardım. İki yıl önce konuştuklarımızı yeniden tekrar ediyoruz. Bitmişiz dedim, bitirmişiz dedim içimden. Demek ki konuşarak da bitebiliyor insan. Ve o zaman daha uzun susuluyor. Sonraları ne zaman buluşalım desem, işi çıkmaya başladı onun. Benim de işlerim çoktu zaten. Onunla birlikte oturup susmayı bıraktık ikimizde.

Her şey birdenbire oluveriyor bazen. Bir rüzgar başlıyor öğle üzeri. Gökyüzü allak bullak. Sen kendi telaşında kayboluyorsun. Ben kendi halimde divane. Sadece sana değil, ben kendime de kızıyorum.

Trendeki adam yanındaki arkadaşına anlatıyor. Evlilik diyor, insanın doğasına aykırı. Biz ömür boyu birlikte yaşamayı değil aşık olmayı seviyoruz. Sen hiç karısından memnun erkek gördün mü? Ya da kocasından memnun kadın. İlla ki şikayet edecek bir şeyleri vardır. Daha gözünü yeni açmışsın diyelim henüz sabah. Daha günaydın bile dememişsin, didişecek kadar vakit bile olmamış henüz. O yirmi sene önceden kalma bir şey bulup, kendi kendine söylenmeye başlayacaktır.

Kasım 2021
Seyfullah

Facebook Yorumları
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Diğer Yazıları

Bizi Takip Edin

232BeğenenlerBeğen
114TakipçilerTakip Et
349TakipçilerTakip Et
2,260AboneAbone Ol
- Reklam -

En Son Eklenenler