17.7 C
İstanbul
25 Nisan 2024, Perşembe
spot_img

2018’in Kelimeleri

Sene sonları bir çoğumuz için, en azından bir nebze erişkin olmayı amaçlayan bir çoğumuz için, hesaplaşmaları da beraberinde getiriyor. Çok da şaşırtıcı olmayacağı üzere benim yıllarla olan bütün hesaplaşmalarım da kelimeler içerisinde yatıyor. Kendi kelimelerim terazinin bir bacağında dururken, ülkemin ve dünyanın kelimeleri de kızgın ve yalnız terazinin öbür ayağında yatıyor.

Sahi siz hiç kelimeler üzerinden değerlendiriyor musunuz yıllarınızı?

Google her sene yaptığı gibi bu sene de arama trendlerini ülke bazında açıkladı. Merak edip Türkiye’yi inceleyenleriniz olmuştur elbet. İzninizle en çok aranan 7 kelime ile başlayalım.

Yedinci ve belki de en ürkünç olanı, bu sene Türkiye çapında en çok aranan “yeşil uzaylı” betimlemesi. Efendim zaten hep merak ediyordum ayrı dünyalar da mı yaşıyoruz memleketim insanı ile diye, sağolsun Google sonunda kanıtladı. Ben başka bir dünyanın insanıymışım.

İlk altıyı az buçuk tahmin edebileceğinize eminim, tersten giderek altıncı en çok aranan ile başlarsak; Bedelli Askerlik, Seçim Sonuçları, E-Müfredat, Dünya Kupası, Soy Ağacı ve Dolar  listeye girmiş. Zaten ülkemizi yeterince özetliyor gibi değil mi? Neleri umursamışız, neleri hiç önemsememişiz sorusu açısından iyi bir bakış bence. Hani ayna misali derler ya…

Fakat dünyada özgür medya her zamanki gibi bizden bir kaç basamak ileride. Efendim en büyük medya kuruluşları dört temel kelimeyi, 2018 yılının kelimesi seçmişler. Adalet, güven, an ve dinlemek. Zaten üzerine söyleyecek pek de söz yok. Eğer olur da siz de kendi dünyanızı bu kelimeler çerçevesinde derlemek isterseniz, ben eminim hep beraber daha iyi bir düzende yaşıyor oluruz..

Bir de gelelim benim en’lerime. Efendim benim senem 5 kelime etrafında dönmüş.

Beşinci ve her seferinde çalışmaktan yorulmayanlar ile omuz omuza yürüyerek ortaya çıkardığımız kelimem, seçimler olmuş. Son yıllarda üstlendiğim hatta ortaya çıkan her türlü sonuca rağmen bana umut yüklemekten asla geri kalmayan, seçim süreçleri. Sonuçlardan bağımsız olarak, bir arada olmak, hep beraber “daha ne yapabiliriz” nefesini almak her zaman çok güzel. Hem eksik olduğumun hem de yalnız olmadığımın muhteşem bir paradoksu. Siz de gelseniz ya, beraber olmak çok güzel!

Dördüncü kelimem “Af” oldu. Ne çok şeyi affettik; ne söylemeye, ne yazmaya dilim varmıyor. Parası olanın suçunu affetmek içime sinmiyor. İster imar diyelim, ister askerlik, isterseniz vergi. Kafamdaki toplum sözleşmesi inatla çürütülüyor efendim! Para ile satın alınanlar, bizi öldürüyor.

Üçüncü kelimem “Korku”. O kulaklarımızı tıkayan dehşet verici ses var ya, onun adı bence korku. Ya bana bir şey olursa! Ne yazık ki olur efendim, oluyor efendim. İşin kötüsü sustukça, normalleştirdikçe, görmezden geldikçe daha da çok oluyor üstelik. İlk önce uzağımızdakilere oluyor, sonra uzaktan tanıdıklarımıza, sonra tanıdıklarımıza, sonra hak etmediğini bildiklerimize. Ya en son bize gelirse!!! Korku öyle bulaşıcı işte, sonuçları bir o kadar dehşet verici. Aynaya bir baksanız göreceksiniz hepimize bulaştı. Çoktan…

İkinci kelimem izninizle “Olasılık”. Sarı yelek mi, kapitalizme ilk defa karşı çıkan kalabalıklar mı, nedir tam emin değilim ama midemde pır pır eden bir olasılıklar güruhu var, onu hissediyorum. Sanki depresif bir sabahtan, öğlen güneşine uyanırmışçasına hırçın bir olasılık hali var kelimelerimde. Ne güzel olurdu siz de aynı havayı koklasanız.

Listemin başı her zaman ki; korkunç kırıcılığı, acımasız, sevgisiz ve zavallı var oluşu ile “Kadına Şiddet” efendim. Ben Nazım’ın örneğin Vera’ya olan aşkını anlattığı şu mısraları tekrar tekrar okuyarak yıllar ile var olmak isteyenlerdenim şiddet yerine;

“Canım, birtanem, seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum. Bu şehir güzelse senin yüzünden, Bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden..”

Efendim seçmekten vazgeçmeyin, affedilmeyecek hiç bir şeyi affetmeyin, korkuya yenilmeyin, olasılıklardan umudunuzu kesmeyin ve lütfen unutmayın şiddeti sadece şiddet doğurur. Onun tek karşıtı ve yüzyıllardır ayakta durabileni sevgidir. Ön yargısız, dürüst, naif ama bir o kadar da güçlü sevgi…

Daha insanca; daha yaşanır; umut ve ilham dolu; barışın gökyüzündeki güvercinlerin ağzından insanların eline ve yüreğine indiği; savaşın yerine eğitimi konuştuğumuz; çocukların karanlık deniz sularında boğulmayıp tertemiz yemyeşil parklarda mutlulukla oynadığı; bağırış çağırış küfür kavga yerine keman, piyano ve gitar sesleri duyduğunuz; müziğin, her dilde ve her türde müziğin daha çok içinize işlediği; sokaklarda taciz cümleleri değil şiirler duyduğunuz; kadınların bıçak, yumruk veya kurşun darbeleri yerine sevgi ve mutluluktan çığlıklar attığı; içinizdeki çocuğu ve onun gözünde yitip gitmekte olan umudu yeniden yeşertebildiğiniz ve en önemlisi hak ettiğiniz biçimde yani  aklın yolunda ahlakla, adaletle, dürüstlükle, şefkat ve liyakatle, eşitlik ve tolerans ile, demokrat ve özgürce, önyargılara, baskılara, zorlamalara ve çıkarlara yenilmeden, demir parmaklıklar ardında değil güneşin altında insan gibi yönetilmeniz umudu ile dolu yeni bir yıl dilerim…

https://www.karetekerlek.com/kursunkalem/2018in-kelimeleri

Ayşegül Ekinci

Facebook Yorumları
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Diğer Yazıları

Bizi Takip Edin

232BeğenenlerBeğen
114TakipçilerTakip Et
349TakipçilerTakip Et
2,280AboneAbone Ol
- Reklam -

En Son Eklenenler