13.2 C
İstanbul
2 Mayıs 2024, Perşembe
spot_img

Umutlu Olmak İçin 21 Neden

Efendim bu yazıyı aslında ilk önce kendim için yazıyorum, çok karanlık yıllardan geçiyoruz. Ne adalete, ne başarıya, ne emeğe, ne de gelecek güzel günlere inancımız kalmadı. Çevremdeki bir çok insanda gördüğüm bir yılgınlık, bıkkınlık, sövmekten öteye gitmeyen bir günü yaşayıp bitirme hali var. Her günü ‘daha da kötüye gitmemek’ amacı çerçevesinde yaşayıp gidiyorlar. Saatlerini trafikte ya da balık istifi toplu taşımalarda harcıyorlar. Gecenin(!) karanlığında işe yetişmek için evden çıkmak zorundalar. Tüm günü harcadıkları masa başı zaten nefretle zorunluluk arasında sıkıştıklarını hissettirmekten daha öteye gitmiyor. Mesleki olarak görece iyi noktalara gelenler bile, çeşitli sebeplerle(!) bir çırpıda önlerine geçebilenleri gördükçe tükenmekten kaçamıyorlar. Bir konumu, işi, başarıyı ya da statüyü hak edecek yetilere sahip olmak ile gerçekleştirebilmek arasındaki uçurum açıldıkça umutsuzluk ve kızgınlık bir açıdan kırgınlıkla birleşerek başka formlara bürünüyor. Mutsuzluk ve umutsuzluk salgın bir hastalık gibi her birimize bulaşıyor ve bir türlü geçmiyor. İşin can sıkıcı tarafı ufukta bir tedavi de gözükmüyor.

Çekip gitmek bir seçenek ise yurtdışına bir fırsat yaratıp gidebilmişlerimizin bile boğazında ağır bir yumruk var. Elbet kolay değil öyle ananı, babanı, dostlarını, o tanıdık köşe başını arkanda bırakıp gidebilmek. Yeterince insan yerine konmadığın bir yerden, yalnız hayatların insanı olmaya evrilmek öyle kolay değil. Ülkenin mahvoluşunu uzaktan izlemek de öyle kolay değil.

Siyaset dediğimiz arenanın seçenek yaratabilme becerisinden yoksunluğu, koltuk bağımlılığı ve kişisel menfaat uğruna her yolun mübah olduğu zamanları yaşıyoruz. Kraldan çok kralcı olmakla birlikte küçük krallıklarını kurmaya çalışan köşe başı kabadayılarının hayatlarına ön sıradan seyirci olmak zorunda bırakılıyoruz. Akıl yoksunu argümanların, liyakat yoksunu insanlar tarafından yüksek sesle tekrarlandığı ve defalarca alkışladığını duyuyoruz. Modern zamanların yiyip yutamayacağı cinsten ırkçı, kin dolu, nefret dolu ve özünde korkudan dizleri titreyen bir şiddetin parçası olmaya zorlanıyoruz. Hala çeşitli kimlikleri inatla “karşı” olma noktasından değerlendiren, kendisi gibi olmayandan; olur da kendi kötülüğünü ifşa eder diye korkan yığınların arasında var olmaya zorlanıyoruz…

Buraya yazacak daha çok şey var ama bu yazının amacı bu değil efendim. Bu yazı içine düştüğümüz çukuru tarif etmekle ilgilenmiyor, kafayı kaldırıp gökyüzüne nasıl bakarız onunla ilgileniyor. Çünkü bir kere dibe vurduktan sonra, yukarıdan başka gidecek yol yok…

Hem kendime hatırlatmak hem sizle paylaşmak üzere, bu ülkede umut hala neden mümkün işte size 21 neden;

1- Çünkü İzmirli kadınlar, sokakta kendisine “mahallenin en güzel kızı” diye laf atan adamlara hala nasıl davranmaları gerektiğini çok iyi biliyorlar.

2- Çünkü laf atmakla kadına değer vermenin, onun iç güzelliğini görmeye çalışmanın arasındaki farkı hala anlayan İzmirli erkekler var.

3- Çünkü bir şehirde iz bırakmanın p…s özentili koca koca beton binalar, anıtlar dikmekle değil, ancak o şehrin yaşanabilir olma becerisini, hava ve yeşil kalitesini arttırmakla mümkün olduğunu anlayan ve bunu kendine iş edinen İzmirli politikacılar var.

4- Çünkü Komünist Başkan var.

5- Çünkü onu seçimle başa getirebilmiş bir halk da var.

6- Prof. Dr. Özgür Demirtaş var. Eee bir de onu sosyal medyadan izleleyen, takip eden, söylediklerini önemseyen bir milyon insan var.

7- Eh Prof.Demirtaş’ın bir de gelecek vaat eden öğrencileri var!

8- Çünkü bu ülkede bir değil iki Demirtaş var, üstelik bir tanesi ketılla bile tweet atabiliyor varın gerisini siz düşünün!

9- Çünkü bu ülkede hala sanatçı gibi sanatçılar var. Şevval Sam var örneğin, Fazıl Say var, Genco Erkal var, Livaneli var. Hatta inanmazsınız görüşleri yüzünden zırt pırt içeri atılan Atilla Taş bile var. İsimleri buraya sığmayacak daha niceleri var ve her şeye rağmen alttan gelen niceleri de var.

10- Cem Seymen var, bu ülkede değişimin mümkün olduğuna inanan. Çevre Dedektifi Güven İslamoğlu var. Onun haberleri ile bilinçlenen ve arkasından yürüyen koca bir çevre dedektifleri ordusu var.

11- Her ne kadar meclis yetkisiz kılınsa da tam 53 yıl sonra mecliste kendine yer açan İşçi Partili Erkan Baş ile Barış Atay var. Aynı mecliste Ahmet Şık var.

12- Barbaros Şansal var mesela, tek başına on parti gücünde muhalefet yapabilen.

13- LGBTİQ hareketi var, sokağı herkesten çok renklendiren hatta en kaliteli muhalefeti yapan.

14- Zaytung var mesela, Gezi zekalı olmayı hala ayakta tutan.

15- Müthiş kitaplara imza atan Ece Temelkuran var, İsmail Saymaz var, Can Dündar var. Ki daha niceleri var.

16- Kara mizahın müthiş ustası Gülse Birsel var mesela, tek başına bir ordu gibi kadın. Ürettikleri ile koca bir toplum doyuyor.

17- Veli Saçılık var mesela, geçen seçimlerden beridir kalbim kırık Ankara’ya onun yüzünden. Nasıl seçmezler! Tek başına tüm meclise yeterdi hiç kuşkusuz. Ama onun yılmayan bir gücü var. Evet en çok o umutsuzluğa geçit vermeyen duruşu var. Nuriye var, Semih var. Hatta Ankara’da esir düşmüş İnsan Hakları Anıtı bile var, ki bakmayın siz onun polis kordonu altında oluşuna.

18- Murat Sevinç var mesela, her gün inatla hukukun ne olduğunu bıkmadan usanmadan anlatıyor. İçim aydınlanıyor okudukça.

19- Çankaya, Beşiktaş, Kadıköy, Karşıyaka var pastanın kaymağını yiyen! Pardon yani yaşam kalitesinin hala bir nebze korunaklı olduğu, demokrasi, insan hakları, insana saygı olan yerler demek istemiştim.

20- Çünkü yalnız olmadığımı biliyorum. Yanımda annem, babam, sevdiklerim, eşim, dostum var. Ha bir de pek güzel, pek huzurlu Ege/Akdeniz sahilleri var ki bütün yağmalamaya en çok onlar direniyorlar. Hala!

21- Bir seçim daha ufukta görünürken bu son sebep de sizin payınıza düşen olsun efendim. Siz ne yapıyorsunuz umudu hala mümkün kılmak için?

https://www.karetekerlek.com/kursunkalem/umutlu-olmak-in-21-neden

Ayşegül Ekinci

Facebook Yorumları
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Diğer Yazıları

Bizi Takip Edin

232BeğenenlerBeğen
114TakipçilerTakip Et
349TakipçilerTakip Et
2,280AboneAbone Ol
- Reklam -

En Son Eklenenler